İsrail’in, Hamas’ın 7 Ekim saldırıları sonrasında Gazze’ye yönelik yürüttüğü operasyonda ateşkes görüşmeleri durma noktasına geldi. Peki tarafların bir anlaşmaya varamamalarının nedenleri neler?
Son ateşkes taslağı ABD tarafından sunuldu ve CIA Başkanı William Burns Nisan ayı başında Mısır’ın başkenti Kahire’ye giderek ayrıntıların ana hatlarını çizdi. Ancak hem İsrail hem de Hamas altı haftalık “geçici ateşkesi” öngören plana itirazlarda bulundu.
Ateşkes görüşmeleri Hamas’ın 7 Ekim saldırılarından yaklaşık altı ay sonra başladı. Saldırılarda yaklaşık bin 200 öldürüldü, 253 kişi de rehin alındı.
Bunun ardından İsrail güçleri de Gazze’de büyük bir yıkıma ve insani krize neden olan askeri bir operasyon başlattı. İsrail ordusunun saldırılarında büyük çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 33 binden fazla insan öldürüldü.
Birleşmiş Milletler, yarısı çocuk olmak üzere 1,7 milyon Filistinlinin, İsrail saldırılarının ardından evlerini terk etmek zorunda kaldığını tahmin ediyor.
ABD tarafından masaya sunulan ateşkes önerisinin şartları arasında, Gazze Şeridi’nde tutulan 40 İsrailli rehineye karşılık İsrail’in de 100’ü müebbet hapis cezasına çarptırılmış 900 Filistinli mahkumu serbest bırakması yer aldı.
Ayrıca ateşkes taslağında Gazze’nin kuzeyinden güneyine uzanan Salah al-Din yolu boyunca kontrol noktaları kuran İsrail güçlerinin kademeli olarak geri çekilmesi de istendi.
İsrail ve Hamas ise ateşkes teklifiyle ilgili bazı itirazlar dile getirdi. O anlaşmazlıklar genel hatlarıyla şöyle:
Dil
Hamas “geçici” kelimesine itiraz ederek savaşın kalıcı ve nihai bir şekilde sona erdirilmesini istedi.
Hamas’ın siyasi büro üyesi Basem Naim yaptığı basın açıklamasında “İsrail’in bölgedeki varlığını sürdürmesini ve halkımıza yeni saldırılar düzenlemesine izin verilmesini kabul etmeyeceğiz” dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Hamas’ın talebini “hayal ürünü” olarak nitelendirdi ve İsrail’in “tam zafer” elde edene kadar Gazze’de savaşmaya devam edeceğini söyledi.
Netanyahu ayrıca zaferin ancak İsrail’in Hamas’ın son kalesi olduğunu söylediği güneydeki Refah kentine girmesiyle gerçekleşeceğini söyledi. Evlerinden edilmiş yaklaşık 1,5 milyon Filistinli burada barınıyor.
Ancak Netanyahu’nun Refah’a yönelik geniş çaplı bir işgali ertelemeyi düşündüğü bildiriliyor.
Bu gelişme, İran’ın Pazar günü İsrail’e 300’den fazla füze ve insansız hava aracı fırlattığı saldırısının ardından yaşandı. Tahran, Suriye’nin başkenti Şam’daki konsolosluk binasına yapılan ve arkasında İsrail’in olduğuna inanılan saldırının ardından misilleme sözü vermişti. Bu saldırıda İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanları öldürülmüştü.
Rehine pazarlıkları
Hem İsrail hem de Hamas için önemli bir endişe konusu da rehinelerin serbest bırakılması ve nasıl seçilecekleri.
ABD, Hamas’ın elinde kalan 40 rehineyi daha önce kabul edildiği gibi “ölü ya da diri” değil, “canlı” olarak serbest bırakmasını önerdi. Bunun karşılığında da İsrail’in hapishanelerde tuttuğu 900 Filistinliyi serbest bırakması istendi.
BBC’ye konuşan bazı Hamas kaynakları, “ateşkes taslağındaki ana anlaşmazlık noktasının ‘canlı’ kelimesi olduğunu” söyledi.
Bazı haberlere göre Hamas’ın elinde serbest bırakılma şartlarını karşılayan 40 canlı rehine olmayabilir. Söz konusu rehine şartı, kadınları, kadın askerleri, 50 yaş üstü erkekleri ve sağlık sorunları olan 50 yaş altı erkekleri kapsıyor.
ABD “erkek askerlerin” de dahil edilmesini önermiş ancak Hamas bunu reddetmişti.
İsrailli barış aktivisti ve Hamas’ın eski rehine müzakerecisi Gershon Baskin “Askerlerin rehine olarak bedeli sivillerden daha yüksek” diyor.
Baskin, Hamas’ın askerlerin serbest bırakılması için ayrıca müzakere etmek isteyeceği görüşünde.
İsrailli yetkililer Gazze Şeridi’nde halen 133 rehine olduğunu tahmin ediyor; bunların arasında öldüğü teyit edilen 30 kişi de var.
ABD, İsrail’in 100’ü müebbet hapis cezasına çarptırılmış 900 Filistinliyi serbest bırakmasını önerdi. Ancak hangilerinin serbest bırakılacağına kimin karar vereceği konusunda soru işaretleri var.
İsrailli bağımsız bir siyasi analist olan Eli Nissan, “İsrail, takas anlaşmasında Filistinli mahkumların isimlerini Hamas’ın belirlemesine izin veremez” diyor.
“Eğer Hamas’a, örneğin Mervan Barguti ve Ahmed Saadat gibi müebbet hapis cezası almış bazı mahkumları serbest bırakma özgürlüğü tanınırsa bu İsrail’deki insanları çok kızdıracaktır.”
Baskin, Barguti ve Saadat’ı daha önce “İsrail karşıtı” hareketlere liderlik etmiş “Filistin-İsrail çatışmasının sembolleri” olarak tanımlıyor.
Filistin El Fetih hareketinin eski liderlerinden Barguti, İsrailli yetkililerin kendisini El Aksa Şehitleri Tugayları’nı kurmakla suçlamasının ardından 2004 yılında müebbet ve 40 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Barguti bu suçlamayı reddetti. El Aksa Şehitleri Tugayları, Batı Şeria ve Gazze’de İsrail askerlerine ve yerleşimcilere yönelik çok sayıda saldırının yanı sıra İsrail içindeki sivilleri hedef alan intihar saldırıları da gerçekleştirdi.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin eski Genel Sekreteri Ahmed Saadat ise 2001 yılında İsrail Turizm Bakanı Rehavam Zeevi’ye suikast düzenlemek suçundan 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Avukatı suçlamaları reddetti.
Baskin, bu kişilerin tekrar insan içine çıkmalarının Filistinlilere İsrail askerlerine karşı savaşmaya devam etmeleri için ilham verebileceğini söylüyor.
Kuzeye geri dönüş
ABD, güneyde yerlerinden edilmiş Filistinlilerin kuzeye evlerine dönmelerine izin verilmesini de önerdi. Ancak Filistinli ailelerin “koşulsuz” dönüşünde ısrarcı olan Hamas’ın aksine İsrail bazı koşullar istiyor.
Baskin, kuzeye dönecek her Filistinlinin Hamas mensubu ya da Hamas savaşçısı olmadığına emin olmak için kapsamlı bir soruşturmadan geçirilmesi gerektiğini söylüyor.
Ancak Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Naim’e göre bu “inceleme” Hamas tarafından binlerce Filistinliyi “haklı bir neden olmaksızın” tutuklamanın yeni bir yolu.
‘Baskı’
İsrail ve Hamas arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, her iki tarafın da karşı karşıya kaldığı baskının önümüzdeki haftalarda bir anlaşmaya varmaları için teşvik edici bir rol oynayacağı düşünülüyor.
ABD Başkanı Joe Biden, Netanyahu’yu ateşkes anlaşmasını kabul etmeye çağırırken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de Hamas’ın “bu ciddi teklifi” kabul etmesini istedi.
Heyetin Kahire’deki görüşmelerden ayrıldığını belirten Hamas, yönetim içerisinde istişarelerde bulunacağını, müzakerelerin ve çabaların devam ettiğini belirtti.
İsrail’in eski rehine müzakerecisi Baskin ise şunları söyledi:
“İsrailli rehinelerin ailelerinden gelen iç baskıya ek olarak Amerikan baskısı, Netanyahu’yu istemese bile mevcut anlaşmayı kabul etmeye zorlayabilir.”
GÜNDEM
06 Ekim 2024SPOR
06 Ekim 2024GÜNDEM
06 Ekim 2024SPOR
06 Ekim 2024SPOR
06 Ekim 2024GÜNDEM
06 Ekim 2024GÜNDEM
06 Ekim 2024